NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ
شُعَيْبِ
بْنِ
اللَّيْثِ
حَدَّثَنِي
ابْنُ وَهْبٍ
حَدَّثَنِي
اللَّيْثُ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ سَعِيدٍ
قَالَ قَالَ
خَالِدُ بْنُ
أَبِي
عِمْرَانَ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
الْبَيْلَمَانِيِّ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
هُرْمُزَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
سَتَكُونُ
فِتْنَةٌ
صَمَّاءُ بَكْمَاءُ
عَمْيَاءُ
مَنْ
أَشْرَفَ
لَهَا اسْتَشْرَفَتْ
لَهُ
وَإِشْرَافُ
اللِّسَانِ
فِيهَا
كَوُقُوعِ
السَّيْفِ
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet
edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İleride sağır,
dilsiz ve kör fitneler olacak. Kim fitnelere yaklaşırsa, onlar da o şahsı
kendilerine çekerler. Dilin fitnelere dalması kılıç darbesi gibidir."
İzah:
Sadece Ebû Davûd rivayet
etmiştir.
Bu hadis-i şerifte
fitne, fitnecilerin özellikleri ile nitelenmiştir. Maksat, fitne anında
fitnecinin hakkı işitmesi, hakkı bilmesi ve hakkı batıldan ayıramamasıdır.
Aliyyü'I Kârî bu konuda
şöyle der "Fitneciler, fitne anında hakkı batıldan ayıramazlar. Nasihat,
emr-i bi'l maruf ve nehy-i ani'l münker dinlemezler. Aksine, o ortamda hakkı
konuşana eziyet edilir".
Rasûlullah Efendimiz,
fitneler zuhur ettiği zaman, ona yaklaşanın kendisini fitnenin içerisinde
bulacağını, onun yakınında kalmanın mümkün olmadığını ifâde etmiştir. 4262
no'lu hadiste geçen, fitne zamanında insanların hayırlı oluşlarının fitneye ve
fitneciye uzaklığına göre oluşu, bu mânâyı teyid etmektedir.
Metnin sonunda fitneye
dil ile karışmanın, kılıçla karışmak gibi olduğu bildirilmektedir. O halde
müslüman, fitne zuhur ettiğinde hiç karışmamalı kendi halinde kalmalıdır.